Mantıku't Tayr etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mantıku't Tayr etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2011 Çarşamba

Neye Talipsin!

Bugün nedendir bilmiyorum, dilimde "Yusuf" ezgileri. Yoksa bende mi Yusuf'umu kaybettim. Zihnim "Yusuf" ile meşgulken aklıma Feridüddin Attar'ın Mantıku't Tayr'dan iki "Yusuf" hikayesi geldi.

Yusuf"un satılacağını duyan tüm halk onu görmek için satıcının yanına gelirler. Zenginler onu satın alabilmek için birbirleriyle yarış halindedir. Yaşlı ve fakir bir kadın eğirdiği 3-5 ipliği kaptığı gibi, soluğu satıcının yanında alır. Satıcıya iplikleri uzatarak “uzun etme al şunları da bana "Yusuf'umu ver” der. Satıcı çıkışır “be kadın! satılanın kim olduğunu bilmiyor musun? O "Yusuf'tur. Zenginler onu satın almak için tüm mülklerini veriyorlar. Sen bu iki yumak iplikle mi "Yusuf'u satın alacaksın!" Yaşlı kadın satıcının kulağına eğilerek “biliyorum "Yusuf"un değeri bu değil, sende onu bana satmazsın. Lakin "Yusuf'a talip olanlar arasında beni de anarlar ya” der.

Kendi kendime sordum ben neye talibim? Bu soruya hem sözel hemde eylemsel, birer cevabımın olması lazım. İkisini bir etmeden vereceğim cevap, çok da anlamlı olmayacak. Ama ikisi arasındaki farktan korktuğum için cevap veremedim kendime. Korktuğumuz için kendimize soramadığımız ne çok sorumuz var. Bugün pekçok şirkette aslında benim yaptığımı yapıyor. Yürüdüğü yol ile gitmek istediği yol arasında fark var. Hedefleri ile eylemleri arasında uçurum var. Üstelik çoğu zamanda bunun farkında ama korktuğu için sormuyor.

Yine Feridüddin Attar'ın bir başka "Yusuf" hikayesi söyledir: Yakup yitiği olan "Yusuf"u o kadar çok anar ki bir gün Allah Cebrail aracılığı ile "bir daha "Yusuf"u anarsan seni peygamberler listesinden sileceğim" der. Yakup artık dilini "Yusuf"tan temizlemiştir. Bir daha adını anmaz. Lakin gönlünden silememiştir. Bir gece rüyasında "Yusuf"unu görür. Onu çağırmak için "Yusuf" diyesi gelir lakin ilahi ikazdan sebep diyemez. Ama gönül söz dinler mi, kavrulmuştur bir kere. Derinden bir ah çeker. Cebrail hemen Yakup'un yanına gelir. "Ey Yakup Allah diyor ki ismini anmadı ama öyle içten bir ah çekti ki hakikatte o tövbesini bozdu!" der.

Bu iki hikayeden kendime çıkardığım sonuçlardan biri şudur. Kimi zaman bizi diri tutması için "Yusuf gibi bir vizyonumuz olacak, kimi zaman ise en büyük zaafımız olduğu için "Yusuf'umuzdan vazgeçeceğiz, ona ulaşabilmek için.

Ad Günü - Niye ki Doğdun!

Şimdi dostlarım, kardeşlerim dediklerinle birlikte pasta yiyorsun. Hep bir ağızdan diyorlar mı, iyi ki doğdun? Şimdi herkes en güzel gülümsemelerini kondurup yüzlerine, senin ne kadar kıymetli olduğunu söylüyordur. Sen harikasın, sen süpersin sanki sen olmasan onlar olmayacak. Başına bir şey gelse kimi bulacaksın? Belki vefalı bir, bilemedin iki dost. Onlarda mezara kadar. Sonra hayatlarında hiç sen olmamışsın gibi, yaşamaya devam edecekler. Belki arada bir ahlar eşliğinde ismin geçecek.

Ya sonra, sonrası yok. Hepsi bu. En vefalısı bile seni unutacak. Canım diyen annen bile seni unutacak. Kendisinden başkasını hatırlamadığı gün* aklının ucundan bile geçmeyeceksin. Bir tek rabbin hatırlayacak seni. Seni var ederek seni değerli kılan rabbin. Kendinde kıymetli gördüklerini sana veren rabbin.** O yüzden unut kendini. Hatırla Rabbini! Seni yoktan var edeni.

Rabbinden sonra da anneni hatırla. Hani yıllar yıllar önce, senin doğman için bin bir sıkıntı çeken anneni. Dokuz ay seni karnında taşıyan yemeyip yediren, giymeyip giydiren anneni. Ondan bir iltifat, bir hediye bekleme. Sımsıkı sarıl, canına sar onu. Çünkü bunları yapması gereken sensin.

Evet, hakkındır layık bir şekilde övülmeye. Ama esas sen, bunları hatırla. Bugün varlık elbisesine büründüğün gün değil, rabbin seni daha önce var etmişti. Seni bir alaktan yaratan rabbini unutma. Unutma alaktan öncede seni var edeni. Oysa bugün doğum günüm dediğinde, bütün bakışlarını kendine çeviriyorsun. Unutuyorsun her şeyi Rabbini, senin için bin bir sıkıntıya katlanan anneni ve de ölmek için doğduğunu.

O yüzden unutma niye ki doğdun? Bugün pasta kesme günü değil. Bugün eğlence zamanı hiç değil. Bugün düşünme zamanı. Niye ki doğdun?

*Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, Eşinden ve çocuklarından, O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. Abese 34-37

** Gecenin ardından gelen sabaha andolsun! Rabbin seni terketmedi ve sana darılmadı da Duha 1-3